Londra, cazibe merkezleriyle dolu bir şehirdir. Yılın herhangi bir zamanında ziyaret etmeye değer, çünkü her mevsimin kendine özgü çekiciliği ve benzersizliği var. Londra'yı baştan sona keşfetmek elbette gerçekçi değil ama kaçırılmayacak yerler de var.
Big Ben, Londra'nın bir simgesidir ve özellikle akşamları cephe ve kenarlar aydınlatıldığında çok hoş görünür. Ünlü saati ve devasa çanıyla Westminster Abbey'in en büyük kulesidir.
London Eye, krallığın başkentinin büyüleyici bir panoramasının açıldığı nispeten yeni bir dönme dolaptır. Bu dönme dolabın Avrupa'nın en büyüklerinden biri olduğuna dikkat edilmelidir. Birçok turist Londra'nın binalarına yukarıdan bakmakla ilgilenecektir.
Buckingham Sarayı, 1993'ten beri halka açık olan Büyük Britanya Kralı'nın resmi ikametgahıdır. Bu bina krallığın ihtişamının bir kanıtıdır.
Parlamento Binaları, Westminster Sarayı olarak bilinen ve 11. yüzyıldan kalma Thames kıyısında heybetli bir yapıdır. Londra'nın tarihi olan Orta Çağ'ın eşsiz mimari yapısı.
Madame Tussauds, sadece balmumu figürlerini sergilemekle kalmayıp aynı zamanda heyecan verici bir interaktif cazibe sunan ünlülerin ve ünlü tarihi şahsiyetlerin dünyasına açılan kapıdır.
Tower Bridge sadece zengin bir tarihi geçmişe sahip bir köprü değil, aynı zamanda etkileyici bir sanat galerisi.
British Museum, ziyaretçilerine, tanıması bir günden fazla sürecek harika bir sergi ve eser koleksiyonu sunmaya hazır. Bu müze Avrupa çapında bilinmektedir.
Londra'nın bir başka cazibe merkezi de Trafalgar Meydanı. 1820'de Amiral Nelson'ın onuruna inşa edilen meydanda Londra'nın bir başka ünlü simgesi daha var: Nelson Sütunu.
Futbol taraftarları için Londra, İngiltere'deki ünlü kulüplerin ünlü stadyumlarını ziyaret etmeye hazır. Arsenal, Chelsea ve birkaç diğer kulüplere ev sahipliği yapan arenaların tüm ihtişamını görebilirsiniz.