Ürdün, plaj tatillerini, tedaviyi ve tarihi ve mimari anıtları görüntülemeyi birleştirebileceğiniz gezi açısından ideal bir ülkedir.
Ürdün'de yaşayan çok sayıda insan, yaklaşık 20 bin anıtın kanıtladığı gibi, kültüre damgasını vurdu. Ürdün'de yumuşak Kızıldeniz'in tadını çıkarabilir ve Ölü Deniz'in armağanlarıyla gençleşebilirsiniz. Jerash şehri, Amman'dan (Ürdün'ün başkenti) çok uzakta değil. Greko-Romen tarzının özelliklerini oryantal geleneklerle uyumlu bir şekilde birleştirir. Şehrin sokakları taş döşeli, her yerde Artemis veya Zeus onuruna dikilmiş antik tapınaklar, tiyatrolar, yüzme havuzları, çeşmeler, camilerden birinin kalıntıları, çok sayıda sütun ve görkemli bir zafer takı görebilirsiniz.. Amman'ın batısında, tipik bir Osmanlı şehrinin iyi korunmuş bir örneği olan Salt şehri yer alır. Dar sokaklar, bembeyaz evler, Türk sivri pencereli. Seramik, gümüş takılar, Bedevi dokuma halılar, Filistin işlemeleri ve sedef ürünlerinden oluşan geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapan Arkeoloji Müzesi'nde Ürdün'ün tarihi ile tanışabilirsiniz. Ürdün'ün bir başka mücevheri "mozaikler şehri" Madaba olarak adlandırılabilir. Yaklaşık 5000 yıl önce kurulmuş ve Hristiyanlığın dini yapıları ve özellikle biri Kutsal Topraklar haritası olan 6. yüzyıla tarihlenen eşsiz mozaikleri sayesinde ünlü olmuştur. Harita, Tire şehrinden Nil Deltası'na kadar olan bölgeyi gösteriyor. Ürdün'ün hazinesi, birkaç bin yıl önce Ürdün'ün güneyinde yaşayan savaşçılar ve taş ustaları olan Nebatiler tarafından inşa edilen Petra'dır. Petra, çölün ortasında, dağlarda bulunur. İnanılmaz bir manzara, dağların pembeden koyu kırmızıya ve turuncudan mora renk değiştirdiği günün farklı saatlerinde Petra'yı görme fırsatı. Şehir tam anlamıyla tapınaklar, mezarlar, hamamlar, dükkanlarla dolu. 8.500 seyirci için bir amfitiyatro bile var. Tüm yapılar sadece inşa edilmekle kalmaz, kayalara oyulmuştur, bu da Petra'yı eşsiz ve eşsiz kılmaktadır. Mimari sanat ve lüksün güzel bir örneği, bir zamanlar eşsiz sulama sistemleri sayesinde çiçek açan bahçelere ve yeşilliklerin inanılmaz güzelliğine gömülmüş olan çölün Halife saraylarıdır. Ülkeyi dolaşarak, Ürdün'ün sıcak güneşi altında sayısız mimari eseri inceleyerek, denizin tadını çıkarmak da istiyor insan. Bunu yapmak için ülkenin güneyine, Kızıldeniz kıyısında yer alan Akabe'ye gidebilirsiniz. Akabe'de özel iklimi nedeniyle tüm yıl boyunca denize girebilirsiniz. Derin deniz sevenler için Akabe, neredeyse üç düzine dalış alanı sunuyor. Adına rağmen inanılmaz iyileştirici özelliklere sahip olan Ölü Deniz'i ziyaret etmemek mümkün değil. Kendinizi yağlı suya bırakmanın yanı sıra tüm dünyada ünlü çamurun iyileştirici etkisini deneyimleme fırsatı ile unutulmaz bir deneyim yaşatılıyor. Ve son olarak, Ay Vadisi - Wadi Rum'u ziyaret edebilirsiniz. Kum ve rüzgar, kayalara tuhaf desenler oymak için harika bir iş çıkardı. Çöl manzaraları, bazıları neredeyse 2000 metre yüksekliğe ulaşan güçlü kayalarla değişiyor. Çok az kişi bu zirveleri fethetmeye cesaret edebilir, ancak farklı tonlarda ve renklerde kumtaşı vadileri ve pitoresk tepeler arasında dolaşmanın zevkini inkar etmek imkansızdır. Yürüyerek gezmek istemiyorsanız deveye binebilir, tarifsiz duyguları tamamlamak için geceyi Bedevi çadırında aromalı kahve keyfi yaparak geçirebilirsiniz.
